SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

FEDAİLU’S-SAHABE BAHSİ

<< 2501 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

168 - (2501) حدثني عباس بن عبدالعظيم العنبري وأحمد بن جعفر المعقري. قالا: حدثنا النضر (وهو ابن محمد اليمامي). حدثنا عكرمة. حدثنا أبو زميل. حدثني ابن عباس قال: كان المسلمون لا ينظرون إلى أبي سفيان ولا يقاعدونه. فقال للنبي صلى الله عليه وسلم: يا نبي الله! ثلاث أعطنيهن. قال "نعم" قال: عندي أحسن العرب وأجمله، أم حبيبة بنت أبي سفيان، أزوجكها. قال "نعم" قال: ومعاوية، تجعله كاتبا بين يديك. قال "نعم". قال: وتؤمرني حتى أقاتل الكفار، كما كنت أقاتل المسلمين. قال "نعم". قال أبو زميل: ولولا أنه طلب ذلك من النبي صلى الله عليه وسلم، ما أعطاه ذلك. لأنه لم يكن يسئل شيئا إلا قال "نعم".

 

{168}

Bana Abbâs b. Abdi'l-Azim El-Anberi ile Ahmed b. Ca'fer El-Ma'kiri rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Nadr (Bu zât İbni Muhammed El-Yemâni'dir) rivayet etti. (Dediki): Bize İkrime rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Zümeyl rivayet etti. (Dediki): Bana İbni Abbâs rivayet etti, (Dediki):

 

Müslümanlar Ebû Süfyân'a bakmıyor, onunla oturmuyorlardı. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e :

 

  Yâ Nebiyyallah! Üç şey var; onları bana ver! dedi. O da: «Pekâlâ!» dedi. (Ebû Süfyân) :

 

  Bende Arabın en iyisi ve en güzeli Ümmü Habibe binti Ebi Süfyân var. Onu sana vereyim! dedi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :

 

«Pekiyi!» buyurdular.

 

  Bir de Muaviye var. Onu huzurunda kâtip yaparsın! dedi. (Yine) ;

 

«Pekiyi!» buyurdular.

 

— Bir de beni emir yaparsın. Tâ ki, vaktiyle müslümanlarla çarpıştığım gibi, kâfirlerle çarpışayım, dedi. (Yine):

 

«Pekiyi!» buyurdular,

 

Ebû Zümeyl: «Eğer bunu Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den istememiş olsaydı, ona bunu vermezdi. Çünkü kendisinden bir şey istenilirse mutlaka: Evet! cevabını verirdi.» demiş.

 

 

İzah:

Nevevi'nin beyânına göre: Bu hadis müşkil olmasıyle meşhur hadislerdendir, İşkâlin vechi şudur ki: Ebû Süfyân ancak hicretin sekizinci yılında Mekke'nin fethedildiği gün müslüman olmuştur. Bu meşhurdur. Hilâfsızdır. Halbuki Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Ümmü Habibe ile bundan uzun zaman önce evlenmiştir. Ebû Ubeyd'e, Halife b. Hayyad, ibnü'l-Berki ve cumhur ulemâ onunla hicretin altıncı yılında evlendiğini söylemişlerdir. Yedinci yılında evlendi, diyenler de vardır.

 

Kaadi İyâd onunla nerede evlendiği hususunda ulemânın ihtilâf ettiğini söyler. Bâzıları «Ümmü Habibe Habeş'deıı geldikten sonra Medine'de evlendi.» demiş. Cumhur ise Habeşistan da iken evlendiğini söylemişlerdir. Yine Kaadi İyad'ın beyânına göre ulema Habeşistan'da Ümmü Habibe 'nin nikâhını kim kıydığı hususunda dahi ihtilâf etmişler. Bâzıları Hz. Osman, bir takımları Ümmü Habibe'nin izniyle Hâlid b. Said b. El-Âsi kıydığını söylemişlerdir. Necâşi kıymıştır» diyenler de vardır. Çünkü o yerin emir ve sultânı o idi. Kaadi şunu söylemiştir: «Müslim'in buradaki rivayetinde onu Süfyân'ın evlendirmiş olması cidden garibdir. Ümmü Habibe'nin Ebû Süfyân kâfir olarak Medine'ye geldi onunla geçen macerası meşhurdur.» Kaadi bundan fazla bir şey söylememiştir.

 

İbni Hazm ise: «Bu hadis râvilerden birinin vehmidir. Çünkü halk arasında hilaf yoktur ki, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Ümmü Habibe ile fetihden çok zaman evvel, kendisi Habeşistan'da, babası da kâfir iken evlenmiştir» demiştir. Yine İbni Hazm'den bir rivayete göre : «Bu hadis mevzudur. Bundaki musibet Ebû Zümeyl'den rivayet eden İkrime b. Ammâr'dan gelmektedir.» demiştir. Fakat Ebû Amr İbni Salâh, İbni Hazm'ın bu iddiasını kabul etmemiş, kendisine ağır sözler söylemiş: «Bu söz onun cesaretinden ileri geliyor. Çünkü kendisi büyük imamları hatalı çıkarmak ve onlara dil uzatmak hususunda pek atılgandır. Biz hadis imamlarından hiç birinin İkrime b. Ammâr'ı hadis uydurmakla itham ettiğini bilmiyoruz, Onu Veki', Yahya b. Main ve başkaları mûtamed saymışlardır. Duası makbul bir zât idi. İbni Hazm'ın Ümmü Habibe evvelden nikâhlanmıştır diye bu hadis hakkında tevehhüm ettiği münâfaat ve zıddiyet kendisinin bir hatası ve gafletidir. Zira ihtimal ki Ebû Süfyân Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in gönlünü almak için nikâhın yenilenmesini istemiştir. Çünkü kendi rızâmı olmaksızın kızının evlenmiş olmasını ihtimal reisliğine ve nesebine bir nakisa sayıyordu. Yahut böyle bir vaziyet karşısında babanın müslüman oluşunun nikâh akdini yenilemek iktizâ edeceğini sanmıştır. Bundan daha açık haller mertebesi Ebû Süfyân'dan daha büyük, ilmi daha çok ve sohbeti daha uzun bâzı zevata gizli kalmıştır.»  demiştir.

 

İbni Salâh'ın sözü burada sona erer.

 

Buna karşılık Nevevi de şunları söylemiştir : «Hadisde Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in nikâh akdini yenilediğine veya Ebû Süfyân'a nikâhı yenilemek icab ettiğini söylediğine dair bir şey yoktur. İhtimal ki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Pekiyi!..» sözüyle: Hakiki akidle olmasa da istediğin usul bulur, demek istemiştir.

 

Hadisden de anlaşılacağı vecihle Hz. Ümmü Habibe, Ebû Süfyân'ın kızıdır. Ebû Süfyân Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in kayınpederi olduğu halde, ashâbın onun yüzüne bakmamaları, yanında oturmamaları Taberâni'ye göre Müslüman olmazdan evvel Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile müslümanlara yaptığı eziyetlerden dolayıdır. Çünkü onun yaptığını başka hiç bir müşrik yapmamıştı. Nihayet Mekke'nin fethedildiği gün arzusu hilâfına müslüman olmuş; müellefe-i kulubdan sayılmıştır.

 

Hadis-i şerif Hz. Ebû Süfyân'ın faziletine delildir.